ANASAYFA
[ Deprem][ Etütlerin Önemi ][ Deprem Şiddetleri ][ Öldüren Depremmi ][ Hasar Nedenleri ][ Zararları Azaltmak ][ Kalite Kontrol ]
Öldüren Depremmi Yapılarmı:
Yapıların yüklere, dış kuvvetlere karşı dayanım ve taşıyıcı özellikleriyle yani inşaat mühendisliği yönüyle gözden geçirilmesi...
Deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'nın son depremin ardından söylediği gibi; "İnsanları öldüren deprem değil yapılardır." Gerçekten bu yer olayının insanlar üzerindeki olumsuz etkileri hemen bütünüyle bina, yol, köprü, baraj gibi, insan eliyle kurulmuş yapılar aracılığıyla ortaya çıkmakta; yapı bulunmayan yerde insanlar açısından bir deprem zararı söz konusu olmamaktadır. Kırsal alanda, göğün altında yürüyen insanın yer yarılıp da içine düşmedikçe depremden görebileceği en büyük zarar "kıç üstü yere oturmak" olur. Bu bakımdan, deprem -temel- yapı ilişkisi çok önemlidir. Bu yazıda deprem olayı inşaat mühendisliğinin konusu olan bu ilişki ön planda tutularak incelenecektir. Bu amaçla yapılar yüklere, dış kuvvetlere karşı dayanım ve taşıyıcı özellikleri yani inşaat mühendisliği yönüyle gözden geçirilecektir.
Yapı Türleri
Yapıları, taşıyıcı özellikleri bakımından 1- Yığma, 2- Karkas (iskeletli) yapılar olmak üzere iki ana türe ayırabiliriz.
Yığma yapılar
Taş, tuğla gibi gereçlerin harçlı ya da harçsız olarak örülmesiyle oluşturulmuş yapılardır. Bu tür yapılarda duvarlar, mekânları birbirinden ayıran (oda, salon, mutfak gibi) mimari bir işlev görürler, hem de taşıyıcıdırlar. Yani yapının tavanlarını ya da daha üst katlarını bu duvarlar ayakta tutarlar.
Yığma yapı tekniği, insanlık tarihi boyunca bilinip uygulanan, günümüzde de kullanılmakta olan bir tekniktir. Kemer, tonoz ve kubbeler yığma yapı tekniğinin gelişmiş öğeleri olup, pek çok büyük yapının tavanı bu elemanlarla örtülmüş, ırmaklar üzerine köprüler kurulmuştur. Yığma yapıların binlerce yıl önce yapılmış görkemli örnekleri bugün de pek çok yerde sağlam olarak görülebilmektedir.
Karkas(iskeletli) yapılar
Bu tür yapıları yığma yapılardan ayırt eden temel özellik, duvarların taşıyıcı olmaması, yalnızca mimari amaçlarla yapılmış olmalarıdır. Taşıyıcılık görevini "karkas" adı verilen bir "iskelet" yapar. Bu karkas; betonarme, çelik ya da ahşap gereçlerden yapılabilir. Karkas ve kat döşemeleri oluşturulduktan sonra üzerine bölme duvarları örülür. Bu duvarlar "taşıyıcı" değil, "taşınan"dır.
Karkas yapının en basit örneği; kolon ve kirişler gibi çubuk elemanlardan oluşan çerçevelerdir. Düşey yayılı yükleri, kirişler üzerine oturan ve plak olarak da adlandırılan döşemeler taşır. Döşemelere gelen yük önce krişlere, sonra kolonlara ve daha sonra bina temellerine aktarılır.
Bina kat adetleri ve yükseklikleri arttıkça büyüyen yatay yükleri (deprem ve rüzgâr) taşımakta çerçeveler yetersiz kalırlar. Bu durumda yüksek yapılarda kolonların bir boyutunun çok büyütülmesiyle oluşturulan perde, çekirdek ya da tüp olarak adlandırılan yapı elemanlarının kullanılması zorunluluğu ortaya çıkar.
Karşılaştırma
- Karkas yapılarda duvarların taşıyıcıllık görevleri ortadan kalktığı için, mimar daha geniş olanaklara kavuşmuştur. Duvarların yerleri, konumları ve kalınlıkları kolayca değiştirilebilir; ince duvarlar, geniş salonlar, büyük pencereler, kapılar yapılabilir.
-Günümüzde yapı gereçlerinin, yapı stattiği, deprem mühendisliği tekniklerinin gelişmesi sonucu karkas sistemler kullanılarak yığma binalara oranla daha narin, daha işlevsel, daha yüksek, daha güvenli ve daha ucuz binalar yapılabilmektedir.
- Ancak; karkas binalar yapılırken dahaa dikkatli olmak; yapı bilimi, tekniği ve fen kurallarına titizlikle uymak gereklidir. Yığma yapılar ağır gövdeleri ve binlerce yıl denenmiş geleneksel taşıyıcı sistemleriyle pek çok kusuru bağışlayabilirler; ama hatalı yapılmış narin ve yüksek karkas yapıların "hoşgörü" sınırları daha dardır. Ülkemizde pek çok deprem sonrasında görülen yıkılmış betonarme yapılara karşın, çok az zarar görmüş yığma yapılar bu savın canlı kanıtlarıdır.